Akdeniz’in sahil kenti, Medeniyetler Şehri Hatay’ın ışıltısı İskenderun, tarihi ve doğal zenginlikleriyle, yemyeşil yaylaları, sizi binlerce yıl öncesine götürecek kadim tarihi, hem içinizi hem ruhunuzu ısıtacak sımsıcak havası, birbirinden leziz enfes damak tatlarıyla, masmavi tertemiz deniziyle ülkemizde keşfedilmeyi bekleyen güzelliklerden bir tanesidir. Medeniyetler beşiği güzel İskenderun’a, can İskenderun’a hoş geldiniz.
İLK KURULUŞ İSMİ: ALEXANDRETTA
İskenderun, MÖ.333 yılında Makedonya kralı Büyük İskender’in III. Darius’u İsos Vadisi’nde yenilgiye uğratmasıyla ‘‘Küçük İskenderiye’’ anlamına gelen Alexandretta adıyla kurulmuştur. İskenderun, Akdeniz’in liman kenti olarak da bilinir. İskenderun her ne kadar günümüzde ilçe olsa da tarih ve kültür konularında ülkemizin en zengin bölgelerinden olan bu eşsiz güzellik, Türkiye’nin sayılı yapılarından bazılarını, sınırları içinde barındırmaktadır. Bununla birlikte her topluluktan izler taşımaktadır. Haydi o zaman sevgili dostlar bu doğal güzellikleri yakından tanıyalım.
İnsanın huzur bulup doğayla kesişme noktası olan İskenderun sahilinde başınızı kaldırdığınız anda büyüsüne kapılacağınız Amanos Dağları’nın muhteşem efsanesini daha önce duymuş muydunuz?
MUTLULUK İLE BAŞLAYIP HÜZÜNLÜ BİR ŞEKİLDE AKDENİZ’İN SULARINA BIRAKILAN GÜLBAHAR VE OSMAN’IN DİLLERDE DESTAN AMANOS EFSANESİ (YARIKAYA EFSANESİ)
Osman, aşireti için rahat yaşayacakları bir yer bulmak amacıyla dağ, taş demeden yola koyulur. Sonunda kendini Gülbahar’ın yaşadığı Amanos Dağları’nda bulur. Bir ağacın altında örgüsünü ören Gülbahar başını kaldırır kaldırmaz Osman ile göz göze gelir ve ikisinin de kalbi o an birbirleri için çarpar. İlk görüşte aşka tutulmuşlardır. Fakat ikisi de farklı aşirete mensup olduklarından içlerinde derin bir sızı vardır. Her şeye rağmen Osman Gülbahar’ı babasından istettir. Ama baba bir türlü razı olmaz. Osman, yılmaz ve yâri Gülbahar için babayı tekrar tekrar rahatsız eder. Sonunda baba bir şart ile Osman’a kızını vereceğini söyler. Amanos Dağı’nın bir yerinden geçit açmasını ister Osman’dan. Osman aylarca Amanos Dağı’nın çevresinde dolanır durur ve nihayet bugünkü yarık kayanın olduğu bölgeye gelir ve karşısında kocaman bir taş ile karşılaşır. Eğer bu taşı yerinden oynatmayı sağlarsa geçit açılacaktır ve muradına erecektir. Osman’ın Bu taşın yerinden oynatması imkansızdır. Yine de Osman günlerce, aylarca çabalar. Bir sabah yine aynı şekilde çabaları devam ederken kayanın olduğu bölgede toprak kayması başlar. Osman kayaların altında kalarak yaşamını yitirir. Haberi alan Gülbahar acısından çılgına döner. Amanos’un zirvesine çıkıp’’Aman Osman’’ diye haykırarak kendini yamaçtan aşağı bırakır. O günden bugüne Amanos Dağları adıyla anılan bu dağların isminin güzeller güzeli Gülbahar’ın ‘’Aman Osman’’ diye esen rüzgarından geldiği söylenir.
ÜLKEMİZİN SAYILI MÜZELERİNDEN İSKENDERUN DENİZ MÜZESİ
İskenderun Deniz Müzesi, ilçenin ilk ve tek müzesi, ülkemizin ise üçüncü deniz müzesi olma özelliğini taşımaktadır. İlçenin ilk ve tek olan bu müzesinde hediyelik eşya bölümü bulunmaktadır. Hediyelik eşya bölümü askeriyeye ait olduğundan fiyatlarda gayet uygundur. İskenderun’a gelemeyen sevdikleriniz için buradan hediye alıp onları mutlu edebilirsiniz. Eğer Türk denizcilik tarihi hakkında fikir sahibi olmak isterseniz İskenderun Deniz Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
DENİZİ AYRI DENİZ, HAVASI AYRI HAVA
Yazları ayrı bir güzelliğe bürünen İskenderun, sizlere Akdeniz’in en temiz plajlarından olan Arsuz ve Gülcihan plajlarını sunmaktadır. Hazır Arsuz demişken Akdeniz’in sayılı turistlik yerlerinden olduğunu her sene on binlerce turisti ve yerli halkı misafir ettiğini belirtmemek olmaz. Saymakla bitmeyecek kadar doğa ve kültürel güzelliğe sahip olan Arsuz tam bir cennet köşesidir.
YAZ MEVSİMİNDE TAM BİR CENNET: SOĞUKOLUK
Yaz aylarında, dağlarda bulunan Soğukoluk, serinlemek isteyenlerin akın ettiği yerlerdendir. Güzel yayla olarakta bilinir. Piknik yapmayı seviyorsanız yemyeşil alanlarıyla burası tam size göre bir yer. Ayrıca İskenderun’u kuşbakışı izleme zevki de bir başka oluyor burada.
KARNINIZIN AÇLIKTAN GURULDADIĞININ DUYAR GİBİYİM. İSTERSENİZ BİRLİKTE HATAY MUTFAĞININ KAPILARINI ARALAYALIM.
LEZZET YOLCULUĞU Diyette olanlara diyet bozduran Hatay yemeklerini anlatmaya nereden başlayacağıma zorlanmıyor değilim. Hataylıların diliyle oruk olarak bilinen içli köfte mi desem, kağıt kebabı, yoksa kaytaz böreği mi, yok yok en iyisi döner diyeyim, katıklı ekmeğini de duymayanınız yoktur umarım. Eee tabiki Hatay’ın hem çeşitli, hem lezzetli mezelerini de göz ardı edemeyiz. Her yörenin kendine ait görebildiği humus, tartışmasız en güzel Hatay’da yapılır. Közlenmiş patlıcan ve biberden yapılan babagannuş kesinlikle tatmanız gereken lezzetlerdendir. Bunlarla birlikte ayrıca lezzetiyle sizi kendine hayran bırakacak zahter salatası var. Ceviz ve kurutulmuş biberden yapılan ezme kıvamındaki muhammarayı da unutmamak gerek. Daha anlatacak çoooook lezzet var fakat sayfalara sığmaz sevgili dostlar.
SİZDE BU ENFES ÖTESİ LEZZETLERİ YEMEK İÇİN ROTANIZI İSKENDERUN’A ÇEVİRİN, TATLI YİYİN TATLI KALIN...
Sevgili dostlar, özgürlüğünüzü alın ve sizi kadim tarihiyle binlerce yıl öncesinde zaman yolculuğuna çıkaracak, birbirinden enfes damak tatlarıyla midenize şölen yaşatacak, masmavi güzel deniziyle sizleri hülyalara daldıracak, sımsıcak havasıyla hem içinizi hem ruhunuz ısıtacak, misafirperver gönlü zengin ruhları zengin insanlarıyla sizleri karşılayacak medeniyetler beşiği güzel İskenderun’a, can İskenderun’a yelken açın, hep seyahatte kalın.
@YrdDocDrMuratAkSeyahatYazarı Şirin Sude TEZCAN
Bu yazının tüm telif hakları Murat Ak’a aittir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 36. maddesi uyarınca kendisinden izin alınmadan alıntılanamaz. Telif hakları saklı tutulmuş bu yazının ve fotoğrafların alıntılanması halinde yasal takip yapılacaktır.