Yükleniyor...

Doğu’nun Sanat Harikası: Ağrı İshak Paşa Sarayı

Sevgili dostlar hepinize merhabalar, kucak dolusu selamlar. Bu gezimizde Ağrı’nın tarih kokan sarayına davetlisiniz cümbür cemaat. O zaman buyurun doğunun sanat harikası Ağrı İshak Paşa Sarayı’na. İshak Paşa Sarayı, bölgeye hakim bir tepe üzerinde muhteşem güzelliği, her bir köşesindeki sanatsal zerafeti ve estetiğiyle adeta sizi büyük bir ihtişam ve heybetiyle karşılar. Fakat o kadar narin ve mütevazidir ki hiç kimseyi küçümsemeden, böbürlenmeden bütün kapılarını bütün sıcaklığıyla açıverir gerçek güzelliğin alçakgönüllülükte yattığını fısıldarcasına. Bu muhteşem saray, bir taraftan gözlerinizi inanılmaz zerafetiyle büyülerken diğer taraftan da içinizi ısıtıverecektir. Çünkü dünya üzerinde kalorifer tesisatının kurulduğu ilk saraydır, İshak Paşa Sarayı.

VEFALI KOMŞU: AĞRI DAĞI

Sarayın komşusundan bahsetmeden olmaz! Sesinizi  duyar gibiyim sarayın komşusu mu olur ? Bütün sorularınızı yanıtlayacağım. Sarayın komşusu, sessiz dumanlı Ağrı Dağı. Ağrı Dağı’nın gözü, kulağı sarayın hep üzerindedir, bütün heybetiyle kucaklar sarayı. Sanki sarayın koruyuculuğunu üstlenmiş gibi. Eminim bu sıcak dostlukta içinizi ısıtacaktır.

GÖZÜ YÜKSEKLERDE OLAN SARAY

Saray, bir tepenin üzerine inşa edilmiş sanki kendi haline terk edilmiş gibi. Sarayın yapımı 4. Murat’ın İran seferine katılan kahramanlığıyla savaşta adını duyuran hatta sağ kolunu kaybeden “Çolak” lakaplı Abdi Paşa tarafından başlatılmış ancak ölümü üzerine oğlu İshak Paşa tarafından tamamlanmıştır. Bu saray, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinin 5 km doğusunda yer alıp bir tepenin üzerine inşa edilmiştir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra harem, harem odası, avlu ve benzeri müştemilatların bulunduğu Anadolu’daki ikinci saray sistemidir. Saray, Osmanlı’nın durağan dönemi olarak nitelendirilen lale devrinin son ve büyük yapısıdır. Saray bölümü, iki kattan oluşmaktadır. 366 oda da bu iki kat içinde yer almaktadır. Bu yapı, 115×50 m2 alana inşa edilmiştir. Yapılış tarihi ise hicri 1199, milâdi 1784’tür. Hatta Osmanlı’nın kitabelerinde Osmanlı Türkçesiyle “Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih İshak’a meram üzere kerem kıl dü cihanı” olarak da kaydedilmiştir. Böylesine muhteşem güzellikte ve bir o kadar da ihtişamlı yapının ustası, maalesef bilinmemektedir, Ancak bazı kaynaklarda Ahıskalı ustalarca yapıldığından söz edilmektedir. Bu mimaride Osmanlı mimarisinin yanında Fas ve Selçuklu mimarilerinden de esintiler görülmektedir.

İKİ KALBİN SICAKLIĞI

Bu alçakgönüllü saray, kendi sıcaklığını dostuyla sevgilisiyle de paylaşır, böylece iki kalp ısınır. Bu tarihi güzellikteki saray,  dünyada kalorifer tesisatının döşendiği ilk saraydır. Ayrıca ilk su ve kanalizasyon sistemi de bulunmaktadır. Bu sarayın kalorifer sistemi yapılırken hamam sisteminden esinlenilmiştir. Taş duvarlarının içinde yer alan ve gözle görülebilen boşluklarda boru tesisatı dikkat çekmektedir. Böylelikle sarayın merkezi ısıtma sistemiyle ısıtıldığı anlaşılmaktadır.

DOĞU’NUN ŞATOSU

Demiştik ya sarayımız herkesi sımsıcak içtenliğiyle ve sıcaklığıyla kucaklar. Tabi ki bu sözümüzün de bir anlamı vardır. Sarayımız; harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, camii, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları vb. bölümler barındırmaktadır. Ayrıca sarayda iki musluklu çeşme bulunmaktadır. Bu çeşmelerin birinden su, diğerinden ise süt akmaktaydı. Günümüzde ise sadece su akmakta olup süt akan eşme maalesef işlevselliğini kaybetmiş durumdadır.

GÜNDÜZÜ AYRI GECESİ AYRI GÜZEL

Bu sarayın gündüzü ayrı, gecesi ayrı güzeldir. Akşam tarih rüzgarı, Ağrı’nın semalarında bir tepede buluşur. Esen tarih rüzgarının, sizi ecdadımıza, tozlu tarihimize götüreceğinden hiç şüpheniz olmasın.

İSHAK PAŞA SARAYI ÜZGÜN, EKSİK VE YARIM

Evet maalesef doğunun parlayan yıldızı İshak Paşa Sarayı’nın bir kanayan yarası vardır. Bu sarayın bir tane cümle kapısı varmış. Öyle ki bu altından bir kapıymış. 1877-1878 yıllarında gerçekleşen Osmanlı-Rus Harbi’nde Ruslar, bölgeyi işgal edince bu kapıyı ve değerli eşyaları alıp Rusya’ya götürmüşlerdir. Maalesef müzelerinde de halen sergilemektedir. Böylelikle saray; ne hazindir ki öksüz, yetim ve mahzun bırakılmıştır.

AĞRININ SICAK TARİHİ DİMDİK AYAKTA

Ağrı Doğubeyazıt’ta 1840 yılında şiddetli bir deprem meydana gelmiştir. Depremde bölgede ağır tahribata neden olurken, sarayın sadece birkaç bölümü hasar görür. Şüphesiz bu durum, sarayın dayanıklılığını göstermektedir. Elbette bunun da bir nedeni vardır. Peki hatırlayabildiniz mi ? Efsanelerin dediğine bakarsak bu muhteşem sarayın koruyucusunun gizemli Ağrı Dağı olduğu kulaklarımıza fısıldanmaktadır.

AĞRI DAĞI’NIN GÖZDESİ VE SEVDİCEĞİNİN ZİNDANLARI

Aşk mı esirdir bize, yoksa biz mi aşka bilinmez ama Ağrı Dağı, gün geçtikçe esir olur bu saraya tıpkı mem’in ve zin’in aşkın esiri oldukları gibi. Evet zindan dedik; öyleyse her gülün dikeni olduğu gibi sarayımızın da dikenleri zindanlarıdır. Bu zindanlar, kişilerin suçlarına göre ikiye ayrılmaktadır: Hafif cezaya mahkum olmuş mahkumlar aydınlık zindanda, ağır cezaya mahkum olanlar ise karanlık zindanda cezasını çeker.

İSHAK PAŞA SARAYI’NA YELKEN AÇIN

Evet sevgili dostlar, can gezikolikler, bu gezimizde benim memleketimde bulunan, doğru duydunuz benim memleketim yakalandım galiba ama torpil geçmedim. Gerçekten gezilip görülmesi gereken yerlerden biri. Öyleyse özgürlüğünüzü alın ve muhteşem güzelliği, her bir köşesinde buram buram sanatın koktuğu, estetiğin adeta konuştuğu, zerafetin ise büyülediği, sizi tarihin büyüleyici koridorlarında seyahate çıkaracak İshak Paşa Sarayı’na yelken açın, hep seyahatte kalın, tarihimizle birlikte sağlıcakla kalın.

Yrd. Doç. Dr Murat AK Seyahat Yazarı İlknur TUNÇ

Bu yazının tüm telif hakları Murat Ak’a aittir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 36. maddesi uyarınca kendisinden izin alınmadan alıntılanamaz. Telif hakları saklı tutulmuş bu yazının ve fotoğrafların alıntılanması halinde yasal takip yapılacaktır.

Bu yazının tüm telif hakları Murat Ak’a aittir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 36. maddesi uyarınca kendisinden izin alınmadan alıntılanamaz. Telif hakları saklı tutulmuş bu yazının ve fotoğrafların alıntılanması halinde yasal takip yapılacaktır.

Yorum Yazın

İçeriğimiz ile ilgili değerlendirmelerinizi ve içeriğimize eklenmesini istediğiniz konular var ise lütfen yorum olarak iletiniz.

İçeriklerimizi diğer sosyal medya adreslerimizden takip edebilirsiniz.

(Mesaj için 255 karakter limiti bulunmaktadır.)