Yükleniyor...
​
Sevgili dostlar bugünkü seyahat yerimiz; Konya ilinin Akşehir ilçesidir. Akşehir, Konya- Afyon illeri arasında yer almaktadır. Akşehir, Konya il merkezine yaklaşık 135 kilometre, Afyon il merkezine ise yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Akşehir'in yüzölçümü 1442 kilometredir. Denizden yüksekliği ise yaklaşık 1050 metre olarak tespit edilmiştir. Akşehir'in nüfusu 2019 yılın verilerine göre 93. 884 kişi olarak belirlenmiştir. Nasreddin Hoca'ya göre dünya’nın ortası olan Akşehir, bizim için çok değerlidir. Akşehir, tarihe ışık tutan bir ilçedir. Birçok üstadın en başta Nasreddin Hoca'nın yaşadığı yerdir. Akşehir, maddi ve manevi yönden çok kıymetlidir. Akşehir, tarihi ile gezilecek yerleri ile birbirinden leziz yemekleri ve kültürleri ile eşsiz güzelliğe sahip bir ilçe olmayı başarmaktadır. Gelin hep birlikte daha detaylı tanıyalım.
Akşehir, yüzyıllar boyunca çok önemli bir yerleşim yeri olmayı başarmıştır. Nitekim Akşehir, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Akşehir'de şu an günümüzde birçok eserin Selçuklular zamanından kaldığı bilinmektedir. Akşehir'in tarihi şöyledir: Akşehir için bilinen ilk bilgi 1381 senesinde Sultan Murat Hüdavendigar'a hediye edilerek Osmanlı Devleti hakimiyetine geçmesidir. Daha sonra 1402 senesinde Sultan Yıldırım Beyazıt ve Timur arasında savaş çıkar ve Yıldırım Beyazıt han hepimizin malumu olduğu üzere yenilir. Nitekim Yıldırım Beyazıd han, bu yenilgiyi kaldıramaz ve intihar eder. Bu olaydan sonra Akşehir halkı, Nasreddin Hoca'ya başvurarak, Timur'un bakımı için kendilerine teslim ettiği doymak bilmeyen fillerden kurtulma yolları ararlar. Bu dönem zarfında Akşehir, pek çok zorluk ve sıkıntılar yaşamıştır. 1467 senesine gelince Akşehir, Fatih Sultan Mehmet tarafından tekrar fetih edilir ve Osmanlı Devleti hakimiyetine geçer. Ve artık Akşehir, Osmanlı egemenliği altına girmiştir. Sevr antlaşmasından sonra ise Akşehir, maalesef ki İtalyanlar tarafından işgal edilir. Bu işgal esnasında halk, ayaklanarak sokağa fırlar. Halkın ortaya koyduğu müthiş direniş ve başarılı teyakkuz sonucunda işgal kuvvetleri bölgeyi terk etmek zorunda kalır. 1921 senesi ise Kurtuluş Savaşı'mızın başladığı senelerdir. Akşehir, Kurtuluş Savaşı esnasında Garp Cephesi Karargahı olarak kullanılmıştır. Nitekim can Akşehir, Kurtuluş Savaşı sırasında büyük bir mücadele göstermiştir. Ulu önder Atatürk, 1922 senesinde futbol turnuvasını bahane ederek ve düşmanı yanıltarak tüm ordu komutanlarını Akşehir’e toplar. Bu toplantı sonucundan kısa bir süre sonra ise Büyük Taarruz başlar. Akşehir’in Kurtuluş Savaşı esnasında üstün başarılar göstermesi sonucunda her sene 24 Ağustos günü, Akşehir’in onur günü olarak kutlanmaktadır.
Nasreddin Hoca, 1208 senesinde Sivrihisar’ın Horto köyünde dünyaya geldiği rivayet edilmektedir. Nasreddin Hoca, eğitim alabilmek için Konya’ya gelir ve daha sonra Akşehir’e yerleşir. Akşehir'de müderris olarak görev yapar. 1284 senesinde herkesi büyük bir yasa boğarak vefat eder. Herkes onu o kadar çok sevmiştir ki seneler geçse bile büyük bir özlem içinde herkesin kalbinde yaşamaktadır. Nasreddin Hoca'nın ders vererek anlattığı hikayeler, fıkralar herkesin yüzünü güldürmeyi ve düşündürmeyi başarmaktadır. Öyle ki anlattığı hikayeler, fıkralar tüm dünyaca bilinmektedir. Nasreddin Hoca'nın hayatı boyunca tek gayesi, insanlara doğru yolu göstermek, kötülükten uzak tutmak olmuştur. Hikayelerini dinleyen kişileri güldürmenin yanı sıra hikmet ve ibretleri de adeta onların gönüllerine nakşetmektedir. Hatta bazı cümleleri atasözü haline gelmiştir. Nasreddin Hoca, böylesine büyük bir üstattır.
Akşehir ilçesinin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Akşehir çiftçisi, sebze ve meyvecilik alanında da büyük başarılar elde etmişlerdir. Akşehir çiftçisinin ürettikleri ürünlerden bazıları şunlardır; pancar, hububat, baklagiller, sanayi bitkileri. Akşehir halkı, çoğunlukla tarımla uğraştığı için hayvan yemi üretimi alanında da önemli bir hacimde üretim gerçekleştirmektedir.
Akşehir, İç Anadolu Bölgesi'nin en çok yağış alan yerlerinden biridir. Bununla birlikte Akşehir'de belirli bir iklim hakim değildir. Hatta Akşehir'de bir günde 4 mevsimi bile yaşamak mümkündür. Akşehir, bol yağış almasından dolayı verimli topraklara sahiptir.
Sadece ülkemize değil, tüm dünyaya ismini duyuran Akşehir kirazı, yiyen herkesin eşsiz tadını damağında bırakan enfes bir lezzettir. Akşehir kirazı, 2004 senesinde tescillenmiştir. Akşehir'de çok sayıda kiraz bahçesi vardır. Akşehir kirazı, Türkiye’mizin dört bir tarafına gönderildiği gibi dünyanın pek çok ülkesine de ihracatı yapılmaktadır. Resimde de gördüğünüz gibi kıpkırmızı Akşehir kirazları, çok doğal ve neredeyse hiçbir ilaç almadan yetiştirilmektedir. Kirazın yetiştiği aylarda Can Akşehir'e gelirseniz bol bol yiyebilirsiniz.
2007 senesinde, Nasreddin Hoca Derneği; Türk Patent Enstitüsünden Markaların Korunması Hakkında 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre, “Dünyanın Ortası Akşehir” olarak tescil belgesini almayı hak kazanmıştır. Bu metal daire, Nasreddin Hoca'nın Türbesi'nin hemen yan tarafında bulunmaktadır. Dünya’nın merkezi burası olamaz diyen kişiler için en güzel cevap olarak 'O zaman sen ispat et' denilmiştir. Gelen turistler, bu daire içinde durarak fotoğraflarını çekilmektedirler.
Her sene temmuz ayında Akşehir'de festivaller düzenlenmektedir. Festivallere neredeyse dünyanın her tarafından insanlar katılmaktadır 4 Temmuz günü, Nasreddin Hoca'nın Türbesi'nden kortejin şenliğe davet etmesiyle coşkulu bir şekilde şenlikler başlamaktadır. Şenlikde ilk olarak Akşehir Gölü'ne gidilerek maya çalınır ve daha sonra çeşitli etkinliklerin startı verilir. Bu etkinlikler, 10 Temmuz akşamına kadar sürmektedir.
Akşehir yemek kültürü, neredeyse Konya ile aynıdır. Akşehir'in en meşhur yemekleri arasında etli ekmek ve fırın kebabı bulunmaktadır. Söz konusu bu lezzetleri Akşehir'de en güzel yapan yerler arasında tarihi Arasta’da bulunan Lale Kebap'tan söz edebiliriz. Akşehir’e geldiğiniz zaman burada bu müthiş lezzetlerin tadına bakmanızı tavsiye ederim. (Bu arada hemen söyleyelim, kendinizin Dr. Murat Ak Seyahat takipçisi olduğunuzu ve isminizi bizden duyduğunuzu söyleyip %10 indirim rica edebilirsiniz)
Batı Karargah Müzesi, Şifa Hamamı’nın yanında yer almaktadır. Bina, 1905 senesinde inşa edilmiştir. İlk yapılış amacı belediye binası olarak kullanılması içindir. 1921 senesinde Kurtuluş Savaşı başlamıştır. Bu nedenle Ankara Polatlı'daki bulunan Alagöz’deki Batı Cephesi Karargahı, Akşehir’e devredilmiştir. Bina, böylelikle belediye binası olmaktan çıkarak karargah binası olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu kullanım, 24 Kasım 1922 tarihine kadar devam etmiştir. Daha sonraki senelerde ise Batı Karargahı, müzeye çevrilmiştir. Günümüzde ise müze ziyarete açık bir şekilde misafirlerini beklemektedir.
1284 senesinde vefat eden Nasreddin hoca, buraya defnedilmiştir. Daha sonra mezar, türbe haline çevrilmiştir. Türbenin, birinci Anadolu beylikleri zamanında yapıldığı tahmin edilmektedir. Türbenin, ilk yapıldığı zamanda üstünün kapalı olmadığı nakledilmektedir. Nitekim 1878 senesinde nitekim türbenin üstü 12 sütunla piramit külah şeklinde kapatılmıştır. Türbe, pek çok kez seneler boyunca onarımdan geçmiştir. En büyük restoresi 1906 senesinde Konya valisi Faik Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. Gelen turistlerin bilgilenmesi için türbenin giriş yerine kitabe konulmuştur. Türbenin içinde Sultan 1. Mehmet’in kızı Habibe Hatun'unda mezarı bulunmaktadır.
Akşehir ilçesinde pek çok İslam alimi yaşamını sürdürmüştür. Ve hepsi birbirinden çok değerli kişilerdir. Bu kişilerden bir tanesi; Seyyid Mahmud Hayrani Hz.’dir. Seyyid Mahmud Hayrani Hz., İslam dinine hizmet yolunda büyük çalışmalar yapmış, irşad yolunda binlerce insanın gönlüne girmeyi başarmıştır. Seyyid Mahmud Hayrani Hz., hayatının bir bölümünü Akşehir'de sürdürmüştür. Türbesi ise Akşehir'de Sultan Dağları'nın eteklerine yapılmıştır. Önceden Akşehir Kalesi içerisinde yer alan türbe, kalenin tahrip olması nedeni ile açık bir arazi konumunda yer almaktadır. Türbenin ilk giriş yerinde bir kitabe yer almaktadır. Bu kitabede Seyyid Mahmud Hayrani Hz.'nin ölüm tarihi H. 667 (M. 1268) yazmaktadır. Ve türbenin yapılış zamanının da bu tarih olduğu kabul edilmektedir.
Tarihi İplikçi Cami, Akşehir’in merkezinde yer almaktadır. Aynı isimde Konya ilimizde de bir cami bulunmaktadır. Cami, dikdörtgen şeklinde inşa edilmiştir. Ve cami, günümüze kadar birçok restorasyon işleminden geçmiştir. Hatta camide bazı değişiklikler yapılarak cami duvarları üç sıra tuğla ile yükseltilmiştir. Daha sonra kırma çatı ile tekrar üstü kapatılmıştır. Caminin giriş kapısında bir kitabe yer almaktadır. Bu kitabede caminin, 1337 senesinde tamamlandığı yazmaktadır. Caminin kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
Tarihi Ulu Cami'nin yapısı, diğer camilere göre biraz farklıdır. Avlusu adeta bir üçgen şeklindedir. Cami ve avlu 1200 metrekare alana yayılmıştır. Caminin yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte 1213 senesinde yapıldığı yönünde bir takım rivayetler bulunmaktadır. Caminin minaresi, Ebu Said tarafından yaptırılmıştır. Mihrabı ise 15. yüzyılda tıpkı şadırvanı gibi Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Cami yapımında kesme ve moloz taş kullanılmıştır.
Akşehir Taş Eserler Müzesi'nin diğer bir ismi Sahip Ata Medresesi'dir. Binanın içinde; mescit, türbe, hankah, imaret ve çeşmeden oluşan bir külliye olması gerekirken, günümüzde sadece medrese, mescit ve türbe bulunmaktadır. Yapının, ilk zamanlar Darüşşifa olarak kullanıldığı nakledilmektedir. Resimde de gördüğünüz gibi medresede kenar kısımlarda odacık şeklinde gözüken yerler, öğrenci hücreleri olarak kullanılmıştır. Yapı, 1250 senesinde Sahip Ata tarafından inşa ettirilmiştir. Günümüzde de yapının onarım çalışmalarına pek çok kez yeniden başlanmaktadır.
Arasta Çarşısı, Akşehir ilçe merkezinde yer alan alışveriş dükkanlarının olduğu bir çarşıdır. Çarşı, küçük sokakları ve dükkanları ile neredeyse aradığınız hemen her şeyi bulma imkanı sunmaktadır. Arasta Çarşısı, halk tarafından çok sevilen bir çarşıdır. Can Akşehir’e yolunuz düşerse burada alışveriş yapmanızı tavsiye ederim.
Akşehir evleri, günümüzün en göz alıcı ve dikkat çekici sivil mimari örneklerinden biri olmayı başarmıştır. Bu nadide evlerin geçmişten günümüze gelmeyi başarabilmesi ise elbette çok ayrı bir güzelliktir. Özellikle Akşehir evlerinin en önemli yapıları, Ulu Camii Caddesi'nde yer almaktadır. Bu değerli evlerin turizme kazandırılma çalışmaları devam etmektedir. Ve bunun için de Sokak Sağlıklaştırma Projesi ile evlerde restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Akşehir tarihi evleri, her sene binlerce turist tarafından büyük bir ilgiyle ziyaret edilmekte ve beğeni toplamaktadır.
Mektep, 1927 senesinde Konya valisi olan İzzet Bey zamanında inşa edilmiştir. Mektepte bodrum, zemin ve bir kat vardır. Duvarlar, taştan yapılmış ve bina dikdörtgen şeklinde tasarlanmıştır. Mektep binası, seneler boyunca birçok onarımdan geçmiştir. Binanın restorasyon işlemleri ise en son 2007 senesinde tamamlanmıştır.
Bina, zemin kat da sayılırsa toplam 3 kattan oluşmaktadır. Binanın en önemli özelliklerinden biri simetrik olarak tasarlanmasıdır. Cami yapılırken özellikle taş ve ahşap malzemeler kullanılmıştır. Cami, 1914 senesinde Rüştü Bey tarafından inşa ettirilmiştir. İlk yapılma amacı konaktır. Daha sonraki senelerde ise bina müzeye çevrilmiştir. Günümüz de pazartesi günleri hariç ziyarete açık olup siz değerli misafirlerini dört gözle beklemektedir.
Gülmece Parkı, Akşehir için çok önemli, değerli bir parktır. Adete park, Nasreddin Hoca'yı anlatmaktadır. İsminden de anlaşıldığı gibi park güler yüzlü olan Nasreddin Hoca'yı tasvir etmektedir. Parkın içinde; dev kazan gibi Nasreddin Hoca'nın fıkralarını canlandıran heykeller yer almaktadır. Ve ayrıca parkta kafeterya ve hediyelik eşyalar satan dükkanlarda vardır. Parkın yan tarafında ise mizah ustalarının anıtları bulunmaktadır. Parka gelmişken burayı da ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Hıdırlık asırlık çınar ağacı, Akşehir'de yüzyıllar boyunca yüce Allah'ın izni ve inayetiyle kendini korumuştur. Bu kadim ağaç, kim bilir hangi tarihi olaylara şahit olmuştur. Görüntüsünden de anlaşıldığı gibi çok büyük bir o kadar da yaşlı bir ağaçtır. Asırlık çınar, Akşehir şehir merkezinin 3 kilometre ilerisinde yer almaktadır. Ağacın etrafına sandalye ve masa atılmış böylelikle insanların etrafında oturup dinlenmeleri, çay ve kahvelerini yudumlamaları için kahvehane olarak kullanmaları sağlanmıştır. Yeşilin her tonunu, bu muhteşem kadim yaşlı çınar ağacında görmeniz mümkündür.
Nasreddin Hoca gibi büyük bir üstadın ve alimin yaşadığı şehre gitmek, ismini değil sadece ülkemiz dünyaya duyurmuş olan hocayı yakından tanımak inanın size çok büyük bir keyif verecektir. Öyle ya ders verirken mizah yapmak herkesin yapabileceği bir iş değildir. Akşehir, çok köklü bir geçmişe sahiptir. Akşehir'de eşsiz doğası, kadim tarihi, zengin kültürü, sımsıcak insanlarıyla birbirinden güzel yerleri gezerek gününüzü güzelleştirebilir, unutulmaz hatıraları mazinizde biriktirebilirsiniz. Can Akşehir'de gezerken bol bol fotoğraf çekilmeyi sakın unutmayın. Öyleyse özgürlüğünüzü alın ve sizi bekleyen diyarlara yelken açın, hep seyahatle, güzelliklerle, huzurla, keyifle, sağlıcakla elbette Dr. Murat Ak Seyahat ile kalın...